İçeriğe geç

Mabud ne demektir ?

Mabud Ne Demektir? Güç, İtaat ve İdeolojinin Kutsal Yüzü Üzerine Siyasal Bir Analiz

Bir Siyaset Bilimcinin Düşüncesi: Gücün Kutsallaştığı Nokta

Bir siyaset bilimci için en temel sorulardan biri şudur: İnsan neden bir otoriteye boyun eğer? Bu sorunun kökünde “mabud” kavramı yatar. Mabud, Arapça kökenli bir kelimedir ve “tapınılan, ilah edinilen varlık” anlamına gelir. Ancak siyaset bilimi açısından mabud, yalnızca teolojik bir kavram değildir; aynı zamanda güç, iktidar ve ideolojiyle örülmüş bir siyasal semboldür.

Toplumlar tarih boyunca tanrısal olanla siyasal olanı birbirinden ayıramamıştır. Mabud, bu karışımın sembolüdür: Kutsal olanın gücü, dünyevi iktidara anlam ve meşruiyet kazandırır. Modern devletlerde bile, iktidarın dili çoğu zaman dini metaforlarla örülüdür. Peki, mabudun yerini artık “devlet”, “lider” ya da “para” mı aldı?

İktidarın Mabudları: Gücün Görünmez İnanç Sistemleri

İktidar, her zaman kutsallık üretme eğilimindedir. Çünkü kutsallık, sorgulanmazlık getirir. Bir toplumda “mabud” statüsüne ulaşan güç, eleştiriden korunur. Bu durum sadece dini sistemlerde değil, seküler devletlerde de geçerlidir.

Michel Foucault’nun ifadesiyle, iktidar yalnızca yasalarla değil, “bilgiyle, söylemle ve gözetimle” işler. Modern dünyada mabud, artık gökyüzünde değil; ekranlarda, kurumlarda ve ideolojilerin dilinde yaşıyor.

Bir siyasal mabud bazen “ulusal kahraman” kisvesinde, bazen “lider kültü” biçiminde karşımıza çıkar. Vatandaşın sadakati, inanca dönüşür; eleştiri, küfre benzetilir. Böylece iktidar, hem kutsal hem de kalıcı hâle gelir.

Ama şu soruyu sormadan geçemeyiz:

Bir mabud yaratmadan toplumsal düzen kurabilir miyiz? Yoksa insan doğası, daima bir otoriteye tapınmaya mı meyillidir?

Kurumlar ve Mabud: Devletin Seküler Dini

Modern devletler, görünürde laik olsa da kendi mabudlarını üretirler. “Ulus” kavramı, çoğu zaman dinsel bir aidiyet duygusunun yerini alır. Bayrak, marş, lider figürü – hepsi modern çağın ritüelleridir. Vatandaşlık bir inanç biçimine dönüşür: Devlete sadakat, artık ahlaki bir görevdir.

Kurumlar bu düzenin “rahipleri” gibidir. Yasalar, törenler ve semboller aracılığıyla kutsal düzeni sürdürürler. Hannah Arendt’in dediği gibi, “iktidar itaatten değil, inançtan beslenir.” Mabud, bu inancın toplumsal yüzüdür; insanlara düzeni sevdirir, otoriteyi içselleştirir.

Peki, modern birey olarak biz hâlâ mabudlarımızın farkında mıyız? Yoksa sadece onların adını mı değiştirdik?

İdeoloji ve Mabud: İnancın Seküler Maskesi

İdeolojiler, modern çağın görünmez dinleridir. Kapitalizm, milliyetçilik, hatta bireycilik bile kendi mabudlarını yaratır. Para artık sadece bir ekonomik araç değil, neredeyse kutsal bir otoritedir. Tüketim, ibadetin yeni biçimidir.

İdeoloji, mabudu yeniden tanımlar: artık “tanrı” değil, “sistem” tapınılır. Bu durum, bireyin özgürlüğünü sorgulatır. Çünkü bir ideolojiye körü körüne bağlanmak, düşünmeyi değil, inanmayı öğretir.

Bir siyaset bilimcinin gözünden bakıldığında, mabud kavramı iktidarın duygusal altyapısını açığa çıkarır. İnsan yalnızca güçten değil, anlamdan da beslenir. Bu yüzden her ideoloji, kendi kutsal hikâyesini yaratır.

Toplumsal Cinsiyet ve Mabud: Gücün İki Yüzü

Mabud kavramına toplumsal cinsiyet açısından baktığımızda, güçle kurulan ilişkinin erkek ve kadın zihinlerinde farklı şekiller aldığını görürüz. Erkekler, iktidarı stratejik ve kontrol odaklı bir şekilde kurgular. Onlar için mabud, disiplinin ve düzenin temsilidir. Kadınlar ise gücü daha çok toplumsal etkileşim, dayanışma ve duygusal bağlar üzerinden tanımlar.

Bir erkek için mabud, “itaat edilmesi gereken otorite” iken, bir kadın için “anlamlı bir ilişki kurulan toplumsal güç”tür. Bu fark, siyaset kültürlerini de şekillendirir. Demokratik katılımın gelişmesi, mabudun eril biçiminden çoğulcu, diyalog temelli bir biçime evrilmesini gerektirir.

Şu soruyu sormak kaçınılmazdır:

Gerçek demokrasi, mabudu ortadan kaldırabilir mi, yoksa sadece onu daha insani bir forma mı sokar?

Sonuç: Mabudun Gölgesinde Yaşamak

Mabud, insanın güçle kurduğu duygusal bağın adıdır. O, hem düzenin hem de bağımlılığın sembolüdür. Siyaset bilimi bize şunu öğretir: Her toplum, inandığı mabuda göre şekillenir.

Bir toplumun liderine, kurumuna ya da ideolojisine duyduğu inanç ne kadar sorgulanabilirse, o kadar özgürdür.

Ama eğer eleştiri “günah”, itaat “erdem” haline gelmişse, orada mabud hâlâ hüküm sürüyordur.

Son bir soru:

Kendi hayatımızda mabud kim?

Devlet mi, lider mi, para mı, yoksa sessizce tapındığımız kendi egomuz mu?

Belki de siyaset, insanın kendi mabudunu fark etme cesaretidir — çünkü farkındalık, her türlü kutsal iktidarın sonudur.

4 Yorum

  1. Tuna Tuna

    Dilimize Arapçadan geçmiş olan mabud kelimesinin orijinal yazımı “mabut” şeklindedir. Yapılan aramalarda kelimenin sözlük anlamı tanrı olarak geçmektedir. 1. Kayıtsız şartsız kulluk edilmeye lâyık olan, kendisine ibâdet olunan varlık, ilâh, Allah: “Allah’tan başka mâbut yoktur.” Ma’bûd-ı hakîkî ancak Cenâb-ı Hak’tır (Muallim Nâci). (Nâmık Kemal).

    • admin admin

      Tuna! Görüşleriniz, makalenin ana fikirlerini destekleyerek çalışmayı daha ikna edici kıldı.

  2. Alp Alp

    El-Mabud ismi tevhid-i uluhiyete bakar . “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin” (İsra, 17/44) mealindeki ayette ifade edildiği üzere, kâinattaki mevcut bütün varlıklar, Allah’ı tazim, takdis, tenzih, tesbih ederek yalnız Ona kulluk ediyor ve yalnız onu hakiki mabud olarak kabul ediyorlar. Arapça ˁbd kökünden gelen maˁbūd معبود “ kendisine ibadet edilen, ilah ” sözcüğünden alıntıdır.

    • admin admin

      Alp! Sağladığınız öneriler, yazının güçlü yanlarını pekiştirdi, eksiklerini tamamladı ve katkı sundu.

Tuna için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://ilbet.online/vdcasino yeni girişilbet yeni girişhttps://www.betexper.xyz/splash